entrée

entrée

02.07.2021 – 31.08.2021

Artist

İrem Günaydın

“Facades are flat and long in here. Bay windows, doors, windows, mouldings, and fringes inhabit them orchestrally. Column pilasters are here too, alive and kicking, on both sides of the door: Doric, Ionic, and Corinthian. They’re all made of garlic stone. Because garlic stone produces a unique colour, they’re all pinkish!  At times the upper cover of the door ends with horizontal consoles and, at other times, triangular pediments. Simple geometry is all over this magical seaside town. A philosopher said once that colonnades around buildings are supplementary to the main work. I’m sorry but I disagree. Here, on the northwestern Aegean coast of Turkey, columns are not an embellishment, not a support, not an ornament, not an extra, not a by-product, not an accessory, not an addition, not a complementary, not a subsidiary, not a subordinate, not an exterior, and not an outer. How on earth can one know what is integral and what’s detachable in a town with a history like this? 

I know that receiving the key to a door can signify a change in status from outsider to insider.  What happens when a key is taken away from you? What happens when you’ve pushed away from the inside to the outside? What happens when you are left with no choice but to leave your key? How on earth does one know who is an insider and who is an outsider in a town with a history like this?

I wanted to make my own column in which the capital of the Corinthian order has lavish ornamentation carved to resemble leaves and flowers. The column shaft was extracted from the geometric memories of the doors of Ayvalık houses, in which depth or thickness can only be seen as a surface. Luckily, with the departure of depth, rhythmicity arrived. The shaft was fluted true to its history once again, but this time by placing the door shapes alongside a canvas. The pair of fluted shafts, in parallel and horizontal, were stretched out onto a huge wall in one of Ayvalık’s old buildings whose door opened directly to the street, accompanied by Corinthian capitals from one end, and their bases from the other. Almost as in the canvas but with one difference: stretcher bars were replaced by the wall. The wall became the support. The wall became the work.”

Exhibition text Entrée by İrem Günaydın

“Buradaki cepheler düz ve yüksek. Cumbalı pencereler, kapılar, pencereler, pervazlar ve saçaklar birbirleriyle uyum içinde cepheyi donatıyorlar. Pilasterler de burada, canlı ve güçlü bir şekilde kapının iki yanındalar: Dor, İyon ve Korint. Hepsi sarımsak taşından yapılmış. Sarımsak taşından eşsiz bir renk elde edildiği için hepsi pembemsi! Kapıların üstünde yer yer konsollar, yer yer üçgen alınlıklar kullanılmış. Basit bir geometri bu büyülü sahil kasabasının her yerine nüfuz ediyor. Zamanında bir filozof, binaları çevreleyen sütun sıralarının esas yapıtı tamamlama görevi gördüğünü söylemiş. Üzgünüm ama buna katılmıyorum. Burada, Türkiye’de, Ege’nin kuzeybatı kıyısında; sütunlar birer süsleme, bezeme, fazlalık, yan ürün, aksesuar, ekleme, ikincil, dışa ilişkin, harici, destekleyici, yardımcı veya tamamlayıcı değiller. Böyle bir tarihi olan kasabada neyin yek neyin ek olduğunu nasıl bilebiliriz ki?  

Bir kapının anahtarına sahipsen, artık dışarıdan değil içeriden birisindir. Bunu biliyorum. Anahtarlarınız sizden alındığında ne olur, işte bunu pek bilmiyorum. Peki ya içeriden dışarıya itildiğinizde? Anahtarınızı bırakmaktan başka seçeneğiniz kalmadığında? Böyle bir tarihi olan kasabada kimin içeriden, kimin yabancı olduğunu nasıl bilebiliriz ki? 

Korint başlığının yaprak ve çiçekleri andıran müsrif süslemelerle oyulduğu, bana ait bir sütun yapmak istedim. Derinlik ve kalınlığın yalnızca birer yüzey olarak görülebildiği sütun gövdesi, Ayvalık evleri kapılarının geometrik hafızalarından çekip çıkartıldı. Derinliğin yüzeyden ayrılışıyla ritim geldi. Sütun gövdesi, tarihine sadık kalarak yeniden yivli haline döndü; bu sefer kapıların ana hatlarının bir tuval bezi üzerine yerleştirilmesiyle. Birbirine paralel ve yatay düzlemdeki yivli sütun çifti, Korint başlıklar iki ayrı uçta olacak şekilde kapısı doğrudan sokağa açılan Ayvalık binalarından birinin geniş bir duvarına gerildi. Adeta tuvaldeki gibi ancak bu sefer şaselerin yerini duvar aldı. Duvar, taşıyıcı oldu. Duvar, işin kendisi haline geldi.”

Sergi metni Entrée, İrem Günaydın