Katharsis: The Share of The Silent

Katharsis: The Share of The Silent

25.01 – 16.03.2024 martch piyalepaşa

Artists

  • Rei Xiao
  • Studio Pinprick
  • Tuba Geçgel

Katharsis: The Share of the Silent

Katharsis is defined as a process that involves the viewer in an emotional experience. The mind, designating itself a tool, evokes specific emotions, and through the experience of these emotions, it creates a kind of emotional purification or cleansing effect in individuals. Katharsis is not only an emotional process but also a concept that encompasses therapeutic or aesthetic experiences. It represents the viewer’s internalization of encountered images, signifying a purification from the emotional state created. Here, purification does not mean getting rid of all emotions, which is not beneficial for an individual. The goal is to enable individuals to understand what it means to be human by empathizing with others, putting themselves in someone else’s shoes, and observing themselves in others.This is similar to watching your life, fears, passions, escapades, and potential outcomes like a film and this situation is related to stepping outside oneself. In the practice of existence, humans are always in the process of finding and understanding themselves. “As the greatest observer of the process of existence, humans step outside themselves, find the opportunity to observe themselves from a distance, understand others by facing their fears or passions, and experience a state of purification. Undoubtedly, this state of purification does not rely on a specific gain or reason; it is purely an aesthetic pleasure. As a result, one feels a pleasure from this experience that can essentially be described as aesthetic and sublime rather than moral in the narrow sense.” (Ross, 347). The artwork, as it begins to realize its own discovery, envelops the viewer and provides them with a guiding freedom.

In his work “Poetics,” Aristotle expresses that the purpose of Catharsis, through Tragedy, is to cleanse the souls of spectators from passions by evoking feelings of pity, deprivation, helplessness, and fear. As the viewer navigates the exhibition, the following question echoes in their mind: “How is it that I can include a habitat that is not part of my world into my own, internalize it, and purify?” The answer to this question begins to take shape through the impressions between the artworks. When we accept that the habitat and ourselves are entirely different entities, the underlying reason for all these echoing questions is how the viewer establishes communication with the other. It is our convoluted judgment mechanism, formed by Kant’s question: “How is it that I can make a choice?” Our minds converge in this judgment mechanism, presenting a holistic performance. Within the exhibition space, we create an impression that is entirely distinct yet intricately intertwined. We initiate our journey by clinging to familiar images that we know, aestheticising the world according to our own senses because we can only understand and become a part of the world in this way.

Within the journey of existence, we undergo various psychological processes guided by subconscious directions that cannot be easily understood. Everything is built upon comprehending the practices of those unexplainable ‘things. One often lingers on the outskirts of the unknown, to grasp onto a familiar image to be able to exist. Or to transform it into a familiar image. Through all these attempts to incorporate emotional shaping into this framework, a question arises: “To what extent can a person be true to oneself within the practice of existence, as a result of shaping their soul away from desires?”.

Despite all of one’s efforts to comprehend oneself, nature always invites humans to itself. “The Share of the Silent” actually makes the loudest sound. It incorporates us and accomplishes the most significant confrontation and purification. Indeed, isn’t it so? Intense emotions we observe but cannot fully comprehend always intervene and embrace us, and every guest they embody shapes them with unique touches. Our practice of existence is somewhat related to traces and touches.

(Exhibition Text: Ömer Uğurluoğlu)

References: 1. Aristoteles-Poetika, Can Yayınları, 2012 2. Nurdan Gürbilek – Sessizin Payı, Metis Yayınları, 2015 3. Ross – Tragedya, 2014 4. Kant- Yargı Gücünün Eleştirisi, İdea Yayınevi, 2016 1 1 The title of the exhibition “Katharsis” was inspired by Aristotle’s definition of Katharsis in his work Poetics and Nurdan Gürbilek’s book “The Share of the Silent”.

Katharsis: Sessizin Payı 

Katharsis, izleyicinin duygusal bir deneyim yaşamasını içeren bir süreç olarak ifade edilir. Kendisine bir aracı tayin eden zihin, belirli duyguların uyandırılması ve bu duygu deneyimlenmesi sonucunda insanlarda bir tür duygusal temizlenme veya arınma etkisi yaratır. Katharsis duygusal bir süreç olduğu kadar, terapötik veya estetik bir deneyimi de içeren bir kavramdır. İzleyicinin karşılaşmış olduğu imgeleri, içselleştirip yaratmış olduğu duygu durumundan arınmasını temsil etmektedir. Burada arınmak tüm duygulardan kurtulmak anlamında değildir ki bu insan için iyi bir şey değildir. Amaç, insana insan olmayı bir diğerini anlayarak, kendisini bir başkasının yerine koyarak, kendisini bir diğerinde izleyerek anlatmaktır. Bu; hayatınızı, korkularınızı, tutkularınızı, kaçtıklarınızı ve olası sonunuzu bir film gibi izlemeye benzer ve bu durum insanın kendinin dışına çıkması ile alakalı bir durumdur. Varolma pratiği içerisinde insan her zaman kendini bulma ve anlamlandırma sürecindedir. ‘’Var olma sürecinin en büyük gözlemcisi olan insan, kendinin dışına çıkar, kendini karşıdan izleme fırsatı bulur ve karşıdakini anlayarak, korkuları veya tutkuları ile yüzleşerek, bir arınma hâli yaşar. Kuşkusuz bu arınma hâli belli bir kazanca veya nedene dayanmaz, o sadece estetik bir hazdır. Sonuç olarak insan, bu deneyimden özü itibariyle, dar anlamda ahlaki olmaktan çok, estetik, yüce diye nitelendirilebilecek bir haz duyar.’’ (Ross, 347). Kendi keşfini gerçekleştirmeye başlayan eser izleyiciyi içine alarak ona yol gösterici bir özgürlük sunar.

Aristoteles, ‘’Poetika’’ adlı eserinde Katharsis’in Tragedya üzerinden görevinin izleyicilerde uyandırmış olduğu acıma, yoksunluk, çaresizlik ve korku duyguları sayesinde ruhlarını tutkulardan temizlemek olduğunu dile getirir. İzleyicinin ise zihninde sergiyi dolaşırken şu soru yankılanmaktadır: “ Nasıl oluyor da ben, benim dünyama dahil olmayan habitatı, kendi dünyama dahil edip, özümseyip, arınabiliyorum? “ Sorunun cevabı ise eserler arasındaki izlenim ile şekillenmeye başlar. Habitatın ve kendimizin tamamen farklı şeyler olduğunu kabul ettiğimizde, aslında bütün bu yankılanan soru dağarcıklarının sebebinin izleyicinin öteki ile arasındaki iletişimi nasıl kurduğudur. Kant’ın “Nasıl oluyor da tercih yapabiliyorum? “ sorusundan oluşan bükümlü yargı mekanizmamızdır. Zihnimiz bu yargı mekanizmasında birleşir ve bütünsel bir performans sergiler. Ve sergi mekanı içerisinde birbirinden tamamen farklı ama birbiri ile tamamen iç içe geçmiş bir izlenim oluştururuz. Bildiğimiz, bize tanıdık imgelere tutunarak serüvenimizi başlatır, dünyayı kendi algılarımıza göre estetize ederiz çünkü dünyayı ancak bu şekilde bilebilir ve bir parçası olabiliriz.

Var olma serüveni içerisinde anlamlandırılamayan bilinçaltı yönlendirmeleri ile çeşitli ruhsal süreçlerden geçeriz. Her şey o anlamlandırılamayan ‘’şeyler’’ pratiğini kavramak üzerine kuruludur. Kişi bilmediği şeylerin kıyısında dolanıp durur ki tanıdık bir imgeye tutunup varolabilsin. Ya da onu kendine tanıdık bir imgeye dönüştürebilsin. Tüm bu çerçeve içerisine dahil edilmeye çalışılan duygu durum biçimlendirmesi sonucu ‘’Ruhunu arzularından temizleyen insan var olma pratiği içerisinde ne kadar kendisi olabilir?”.

İnsanın bu bütün kendisini anlamlandırma çabasına rağmen, doğa her zaman insanı kendisine davet eder. ‘’Sessizin Payı’’, en büyük sesi çıkarır aslında. Bizi içine dahil eder ve en büyük yüzleşme ve arınmayı gerçekleştirir. Gerçekten de öyle değil midir, gözlemlediğimiz ama anlamlandıramadığımız yoğun duygulanımlar bize her zaman müdahale eder ve içine alır ve içine dahil ettiği her misafir bambaşka dokunuşlarla onu şekillendirir. Var olma pratiğimiz biraz da izler ve dokunuşlarla ilgilidir.

(Sergi Metni: Ömer Uğurluoğlu)

Kaynakça: 1. Aristoteles-Poetika, Can Yayınları, 2012 2. Nurdan Gürbilek – Sessizin Payı, Metis Yayınları, 2015 3. Ross – Tragedya, 2014 4. Kant- Yargı Gücünün Eleştirisi, İdea Yayınevi, 2016 1 1 Sergi ‘’Katharsis’’ başlığını Aristoteles’in Poetika adlı eserindeki Katharsis tanımı ve Nurdan Gürbilek ’in ‘’Sessizin Payı’’ kitabından esinlenilerek oluşturulmuştur.