Shards of Stones
The Greek word “trayma” means a puncture, a piercing, a wound; it is used to signify a tear in the tissue of the human body, a laceration that distorts the body. Artist and designer Caterina Roppo finds inspiration in this by using fabric, interpreting it as a body in which its weave becomes an epidermis.
“Trayma” takes on different meanings and Roppo, with her visual art project, is driven to approach it as a wound that cuts off the flow of her existence, thereby altering it. The substance of the trauma is not the pain itself, but the feeling of helplessness that engenders a dominant concern: the uncertainty of overcoming it. Thus, the artist explores ways to come to terms with grief and also how to reach peace – and reconciliation – with those places that have caused this emotion.
Pain, as the artist states quite succinctly, “is the haven of insight into one’s own soul”, hence the process of healing begins through an image and the creative journey becomes an aesthetic reconciliation. This work has two distinct souls: one modern and public, the other ancient and familiar.
By capturing the aesthetics, starting with the image, from the recollection and understanding of pain through matter, the work is approached through textiles, an organic material that is part of nature and symbolically, like stone, inorganic and imperfect, it is a wound on a monolith frame: over time the wound scars its surface and yet it always remains solid.
On observing “Trayma”, it is easier to ask the question raised by Wolfram Eilenberger in his short philosophical handbook: “Can stone suffer?”.
Stone has been the preferred material of early architecture since prehistoric megalithic constructions, such as dolmens and menhirs, dating back to the 3rd millennium B.C. ever present in the memory of all the artist’s fellow citizens. Italian heritage in this case is construed as a collective memory as well as cultural heritage. The works of art that make up the collection are a succession of awe-inspiring signs, lights and volumes. The workmanship involved in the creative process combines different techniques to achieve the three- dimensionality of natural fabrics.
The emblematic feature of this collection is the filament-like effect of exquisite fabrics.
A type of workmanship – “flotté” – leaves these filaments loose, adding an all-organic appearance to this inspired idea of using viscose and rayon with complex Jacquard patterns.
The fabric designs are by no means accidental and are a faithful transcription of images that have influenced the artist in various specific places.
The natural and otherworldly element linked to a place, the “genius loci” or its guardian spirit, acquires its most ancient meaning.
By identifying the concept of the “inner essence” of a place, which we can, very simply, define as its spirit and the protective deity of every place, is used by the artist to seek out imperfections, the exfoliation of plaster on stone, and are the main source of a new-found beauty.
Exhibition Text & Curator: Michele Spinelli
Shards of Stones
Yunanca “trayma” kelimesi, delik, delinme, yara anlamına gelir; insan vücudunun dokusunda bir yırtığı, bedeni bozan bir yırtılmayı ifade etmek için kullanılır. Sanatçı ve tasarımcı Caterina Roppo, bundan ilham alarak kumaşı bir beden olarak yorumlar ve dokumasını bir epidermis haline getirir.
“Trayma” farklı anlamlar kazanır ve Roppo, bu projesiyle, onu varoluşunun akışını keserek kendisini değiştiren bir yara olarak ele almaya yönelir. Travmanın özü acının kendisi değil, çaresizlik hissinin doğurduğu baskın endişedir: bunun üstesinden gelebilme belirsizliği.
Böylece sanatçı, ıstırapla başa çıkma yollarını ve bu duyguyu yaratan yerlerle barışma ve uzlaşmaya ulaşmanın yollarını araştırır.
Acı, sanatçının oldukça kısa ve öz bir şekilde belirttiği gibi, “kişinin kendi ruhuna dair içgörüsünün sığınağıdır”, dolayısıyla iyileşme süreci bir imge ile başlar ve yaratıcı yolculuk estetik bir barışıklık haline gelir. Bu çalışmanın iki farklı ruhu vardır: biri modern ve kamusal, diğeri ise antik ve tanıdık.
Acıyı maddenin üzerinden hatırlamaya ve anlamaya çalışarak, görselin kendisinden başlar ve bu yolla estetiği yakalama çabasındadır. Yapıtlarında doğadan gelen taş gibi organik nesneleri ele alır ve tekstille ifade eder. Sembolik olarak taşı ele aldığında ve bütüncül bir çerçeveden baktığında; organik olmayan, düzensiz haliyle zamanla kaybolan fakat yine de varlığını sürdüren bir yara olarak görür.
“Trayma”yı gözlemlerken, Wolfram Eilenberger’in kısa felsefi el kitabında sorduğu soruyu sormak daha kolaydır: “Taş acı çekebilir mi?”
Taş, tarih öncesi megalitik yapılar olan gömütler ve anıtlar gibi erken dönem mimarisinin tercih edilen malzemesi olmuştur ve M.Ö. 3. bin yıla kadar uzanır; sanatçının tüm hemşehrilerinin hafızasında sürekli olarak yer alır. Bu durumda İtalyan mirası, kolektif bir hafıza ve kültürel miras olarak yorumlanır. Koleksiyonu oluşturan sanat eserleri, hayranlık uyandıran işaretler, ışıklar ve hacimlerin ardı ardına gelmesidir. Yaratıcı süreçteki işçilik, doğal kumaşların üç boyutluluğunu elde etmek için farklı teknikleri birleştirir.
Bu koleksiyonun sembolik özelliği, zarif kumaşların iplik benzeri etkisidir. “Flotté” adı verilen bir işçilik türü, bu iplikleri gevşek bırakır, viskon ve rayonun karmaşık Jakarlı desenlerle kullanılması fikrine tamamen organik bir görünüm kazandırır.
Kumaş tasarımları kesinlikle tesadüfi değildir ve sanatçıyı belirli yerlerde etkileyen görüntülerin sadık birer suretidir.
Bir yere bağlı olan doğal ve uhrevi unsur, “genius loci” veya koruyucu ruhu, en eski anlamını kazanır.
Çok basitçe, o yerin ruhu ve her yerin koruyucu tanrısı olarak tanımlayabileceğimiz bir yerin “iç özü” kavramı, sanatçı tarafından kusurları, taş üzerindeki sıva dökülmelerini aramak için kullanılır ve bu, yeniden keşfedilen bir güzelliğin ana kaynağıdır.
Sergi Metni & Küratör: Michele Spinelli