Light the fire, drink the sea

Ateşi yaktık, denizi içtik / Light the fire, drink the sea

7.4.2023 – 26.5.2023 martch pera

Artist

Burak Ata

Light the fire, drink the sea

“Memory…can be an unreliable thing; often it is
heavily coloured by the circumstances in which
one remember.”*

Burak Ata uses daily life scenes as the subject matter in his paintings to make them visible and to keep track of the passage of time. Bringing together works produced by the artist in the past three years, the exhibition proceeds in a setup that interweaves personal and social history. Witnessing out of date structures through different places and people, the artist paints subjects that he watches disappear in a consistent manner. The places he revisits change and transform over time. Devastation is replaced by monuments that have been collectively rebuilt.

Light the fire, drink the sea is a reference to the first sentence translated from the language of the Hittites, one of the oldest known civilizations to keep archives. It also depicts a scene from a personal story that is at the center of the exhibition. The historical multi-layeredness in the exhibition is conveyed on a parallel axis with the overlapping moments in the personal life of the artist: the pier whose destruction is witnessed over time, the church rebuilt by the locals, a figure drinking beer alone at nightfall, a gallery window illuminated by street lamps, or a fire lit on the beach. While keeping track of those who have changed, transformed, or disappeared due to the factors they have been exposed to, the exhibition also underlines how sensitive and fragile they are.

“Once connected pieces are now separate.”

*Kazuo Ishiguro, A Pale View of Hills (London: Faber&Faber, 1982)

Ateşi yaktık, denizi içtik

“Hafıza güvenilmez bir şey olabilir;
çoğunlukla kişinin hatırladığı koşulların
rengine bürünür.”*

Burak Ata’nın Ateşi yaktık, denizi içtik başlıklı kişisel sergisi 7 Nisan – 26 Mayıs 2023 tarihleri arasında Martch Art Project’te gerçekleşiyor.

Burak Ata’nın resimlerinde konu edindiği gündelik yaşam manzaraları, zamanın geçtiğini görünür kılıyor ve kaydını tutuyor. Sanatçının geçtiğimiz üç yılda ürettiği işleri bir araya getiren sergi, kişisel tarih ile toplumsal tarihi birbirine ören bir kurguda ilerliyor. Vadesini dolduran yapılara farklı mekanlar ve kişiler üzerinden tanıklık eden sanatçı, istikrarlı bir biçimde yok oluşunu izlediği özneleri resmediyor. Tekrar tekrar ziyaret ettiği yerler zamanla değişip dönüşüyor. Yaşanan yıkımlar, yerini bir arada yeniden inşa edilen anıtlara bırakıyor.

Ateşi yaktık, denizi içtik, arşiv tuttuğu bilinen en eski uygarlıklardan biri olan Hititler’in dilinden çevrilen ilk cümleye referans veriyor. Aynı zamanda kişisel bir hikâyeden yola çıkan ve serginin merkezinde yer alan bir sahneyi de tasvir ediyor. Sergide tarihsel çok katmanlılık, sanatçının kişisel yaşamında üst üste binen anlarla paralel bir aksta aktarılıyor: Zaman içinde yıkılışına tanıklık edilen iskele, bölge halkı tarafından yeniden inşa edilen kilise, akşam çöktüğünde tek başına bira içen bir figür, sokak lambalarıyla aydınlanan bir galeri vitrini veya sahilde yakılan ateş. Sergi, maruz kaldığı etkenlerle değişen, dönüşen veya yok olanların kaydını tutarken, bir yandan da ne kadar hassas ve kırılgan olduklarının altını çiziyor.

“Bir zamanlar bağlı olan parçalar, şimdi ayrılar.”

*Kazuo Ishiguro, A Pale View of Hills (Londra: Faber&Faber, 1982)